SANATORIUM, 7 Haziran - 27 Temmuz tarihleri arasında Leman Sevda Darıcıoğlu, Ndayé Kouagou ve Elif Saydam’ın işlerinden oluşan ve Melih Aydemir küratörlüğünde gerçekleşecek olan Filizlendiğimiz Bir Çatlak sergisini sunar. Sergi, baskıcı yapılara ait tahakküm ve ele geçirme mekanizmalarına odaklanarak, mücadele pratiklerini tanımlamada kullanılan içi boşaltılmış kavramların ardındaki gerçek niyetleri geri kazanma yöntemleri üzerine düşünüyor.
“Filizlendiğimiz Bir Çatlak” başlığı, Dinos Christianopoulos’un şiirinden alıntılanan ve dünya genelindeki protesto ve eylemlerde sıkça kullanılan “Bizi gömmeye çalıştılar, tohum olduğumuzu bilmeden” cümlesine doğrudan atıfta bulunuyor. Sergi, ötekileştirilen dayanışma pratiklerini hiçe sayarak agresif biçimde yaygınlaşan Batı tanımlı değerleri aşmaya yönelik girişimleri bir araya getiriyor. Özgürleşme yolunda katı tanımlar halinde duran görünürlük, temsiliyet ve açılma gibi kavramları tekrar gözden geçiriyor.
Güvenli alanların yaratılması, çeşitliliğin kutlanması ve kimliklerin onaylanması gibi bir zamanlar direnişin özünde yatan ve hayati önem taşıyan kavramlar, baskıcı sistemin ve ayrıcalıklı kesimlerin eliyle kullanımı giderek genelleşen, dillere pelesenk kelimelere indirgendi. Artık bu kavramlar, ikili bir dünya görüşünü pekiştirmek üzere bizlere karşı kullanılmakta: Metalaştırılan ve stratejik açıdan tanımlanan kuir bedene, neoliberal sistemin dar sınırları içinde değer biçiliyor. Baskı sistemleri, kendi yıkıcı eylemlerini meşrulaştırmak veya toplumu daha da kutuplaştırmak amacıyla, ötekileştirilmiş toplulukların ihmal edilen tanımlarına göz dikiyor. Bu sistemlerin oluşturduğu kısır döngülere hapsolmak, hem üretim pratiklerimizi hem de mücadeleyi nasıl beslediğimizi yeniden tanımlamayı gerektiriyor.
Ndayé Kouagou'un "Will you feel comfortable in my corner? / Köşemde rahat eder misin?" (2021) başlıklı video çalışması, izleyicileri sohbete davet eden bir köşe yerleştirmesiyle serginin başlangıcını oluşturuyor. Video, sanatçının diyalog başlatmak için sorduğu sorular etrafında şekilleniyor ve izleyiciyi güvenli bir alan bulma fikrine dair bir belirsizlik hissiyle yalnız bırakıyor. Kouagou, "Bu sürekli değişen dünyada kendimi nerede güvende hissedebilirim?" sorusunu muğlak bir sesle, tanımsız kalmayı seçerek soruyor.
Elif Saydam, yok sayılan estetik kategorileri yeniden sahiplenmeye duyduğu ilgiden yola çıkarak bir şeffaf perde yerleştirmesi ve kafes işi ile süslenmiş kavisli bir güvenlik aynası sergiliyor. Saydam'ın ilk kez İstanbul'da sergilenen işleri, kuir ve diaspora toplulukların bir dünya inşası yöntemi olarak ele aldığı camp ve süslemeye dair mizahi yaklaşımları hakkında fikir veriyor. Saydam, atanmış kültürel kimliklerin sahiciliğini tartışmak adına kendine karşı oryantalist bir tutum takınıyor; süslemeler aracılığıyla kuir olasılıkları yeniden gündeme getiriyor, geleneklerle hem iş birliği yaparak hem de onlara meydan okuyarak çalışıyor. Süsleme, değer algımıza yerleşmiş ideolojileri bozan, zevklerimize uyguladığımız içsel teftişleri engelleyen ihlalci ve değişken bir yönteme dönüşüyor.
Leman Sevda Darıcıoğlu'nun, Kilyos’taki kimsesiz mezarlığını konu alan video* çalışması, sanatçının kapsayıcı gökkuşağı bayrağını yeniden hayal ettiği bir diğer yerleştirmeyle birlikte sergileniyor. Numaralandırılmış alanlarda bulunan bedenlere ev sahipliği yapan mezarlık, bedenleri yasal mirasçıları tarafından sahiplenil(e)meyen imtiyazsız toplulukların nihai istirahat yeri olarak biliniyor. Bu kimsesizleştirilmiş bedenlerin kimlikleri, kan bağı olan akrabalarının bulunamaması, bulunan akrabaların merhumların varlıklarını reddetmesi veya devletin, bedenleri ailelerine teslim etmemeyi seçmesi gibi sebeplerle kamuoyundan saklanıyor. Leman Sevda Darıcıoğlu, yoldaşları Kübra Uzun ve Onur Tayranoğlu ile kimsesiz mezarlığını ziyaret ederek, burada defnedilen onlarca kişinin anısına bir yas ayini ve bakım eylemleri düzenliyor. Mezarlara ilgiyle yaklaşan Leman Sevda Darıcıoğlu, kesişen mücadeleler arasındaki bağlılığa işaret ediyor, sembolizmin ötesinde kuir politikanın mevcut durumunu sorguluyor. (Video Leman Sevda Darıcıoğlu tarafından performistanbul işbirliği ile hazırlanmıştır; SANATORIUM desteğiyle üretilmiştir.)
Sanatçılar hakkında:
Leman Sevda Darıcıoğlu (they/them)
Leman Sevda Darıcıoğlu (Berlin-İstanbul), video, heykel/yerleştirme ve kamusal müdahale çalışmalarıyla desteklediği uzun süreli canlı performanslar üreten disiplinlerarası bir sanatçı. Kronopolitik ve nekropolitik konularına odaklanan Leman'ın çalışmaları, ötekileştirilmiş bedenlerin kırılganlığı ve direnci etrafında şekilleniyor. Sanatçının işleri Kunstverein Ludwigshafen, Ludwigshafen; YKY, İstanbul; Europride23 - Spazju Kreattiv, Valetta; Bärenzwinger, Berlin; Institute for Contemporary Art - ICA, Londra; Flora Chang, Los Angeles; Goethe Institute, Roma; SALT Beyoğlu, İstanbul; Schwules Museum, Berlin; Kunsthalle St Annen, Lübeck; Zentrum für Kunst und Urbanistik, Berlin; Venedik Uluslararası Performans Sanatı Haftası gibi platformlarda sergilendi. Şu anda Johannes Paul Rather ve Tamara Antonijevic danışmanlığında AdBK Nürnberg'de "Live art forms" [2022-2024] programında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Leman ayrıca UdK Berlin'in "Art in Context" master programında konuk öğretim görevlisi olarak deneyimlerini paylaştı. (Daha fazla bilgi için sanatçının web sitesini ziyaret edebilirsiniz).
Ndayé Kouagou (he/him)
Ndayé Kouagou (1992) Paris’te yaşayan bir sanatçı ve performansçı. Çalışmalarına kendi yazdığı metinlerden yola çıkarak başlıyor. Bilerek ya da istemeden kafası karışmış bir halde, elinden geldiğince şu üç konu üzerine derinlemesine düşünmeye çabalıyor: tedirginlik, güç, incinebilirlik. Sonuç…neyse o. Kouagou, çalışmalarını “epey ilginç, ama o kadar da ilginç değil, ya da belki de hiç ilginç değil” şeklinde tanımlıyor. Sanatçının işleri, Fondation Louis Vuitton (Paris), Wiels (Brüksel), Frieze Londra küratörlük bölümü, Centrale Fies (Dro/İtalya), Atina Bienali ve Centre George Pompidou'da (Paris) sergilendi. Ndayé Kouagou, Nir Altman (Münih) ve Gathering (Londra) tarafından temsil edilmekte.
Elif Saydam (they/them)
Elif Saydam (1985, Kanada), geniş bir şekilde ele aldığı resim pratiğinde, süsleme ve dekorasyon dilini kullanarak değer biçme ve ehemmiyet sistemlerini yeniden düzenliyor. Yakın zamandaki kişisel ve karma sergileri arasında Sentiment (Zürih); Galerie Rüdiger Schöttle (Münih); Oakville Galleries (Kanada); Kunstverein Harburger Bahnhof (Hamburg); Kunsthalle Bern; Tanya Leighton (Berlin) ve Franz Kaka (Toronto) bulunmakta. Saydam'ın son kişisel sergisi “Eviction Note (Tahliye İhbarı)”, Frieze Magazine tarafından düzenlenen 'Dünyanın En İyi On Sergisi 2023' seçkisinde yer aldı. Hessisches Kulturstiftung Atelier Stipendium'un 2024 kazananı olan Saydam, diasporada hayatta kalma ve özgürleştirici bir politik tahayyül aracı olarak camp estetiği üzerine araştırmalarını sürdürecek.
Küratör hakkında:
Küratör ve sanat çalışanı Melih Aydemir (Berlin-İstanbul), çalışmalarında sömürgesizleştirme, işgücü ve internet tabanlı iletişimde kuir ve Batı Asya toplulukları arasındaki ilişkileri araştırıyor. 2017-2020 yılları arasında Protocinema ile çalışan ve Çanakkale merkezli sanatçı inisiyatifi sub'ın bir parçası olan Aydemir, 2018 - 2023 yılları arasında SANATORIUM'da sergiler sorumlusu olarak görev yaptı.