İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel, hayret
Ulya Soley
Berkay Tuncay’ın “İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret” başlıklı kişisel sergisi 13 Mart - 19 Nisan 2020 tarihleri arasında SANATORIUM’da yer alıyor. Sanatçı, internet kültürünü tarihsel bağlantılar üzerinden okuyor ve içinde bulunduğumuz çağın kapitalist, dijital ve absürt özelliklerine bakıyor. Başlığını Hande Yener’in sözleri Sezen Aksu tarafından yazılan Kibir şarkısından alan sergi, popüler kültürün dijitalleşmeyle nasıl evrildiğine odaklanıyor ve bugün kültürlerarası bağlantılar kurmakta nasıl bir işlevi olabileceğini de sorguluyor.
Serginin merkezinde yer alan Poems from Instant Messaging (ASMR) (2020) adlı video yerleştirme, sanatçının aynı adla şiir kitabı olarak da yayımlanan çalışmasından yola çıkıyor. Anlık mesajlaşmalarda kullanılan kısaltmalarının yer aldığı sözlüklerdeki sınıflandırmadan hareketle alfabetik bir düzende ilerleyen şiirler, bu kısaltmaları oluşturan söz öbeklerinden oluşuyor. Videoda ise, Nynke Norberhuis şiirleri kendi ASMR üslubuyla icra ediyor. Autonomous Sensory Meridian Response, Otonom Duyusal Meridyen Tepki olarak Türkçeleşiyor ve bazı seslerin rahatlatıcı etkisine odaklanıyor. YouTube üzerinde popülerleşen ve çok sayıda izleyici tarafından takip edilen ASMR videoları genellikle fısıltıyla konuşma, paket açma, tıklama, saç kesimi gibi farklı rahatlatıcı seslerden oluşabiliyor. Tuncay, günümüzde internet üzerinde popüler olan, hızlandırmacı çalışma kültürü, ofis hayatı, artan toplumsal kaygı ve psikolojik sorunlara karşı gelişen bu tuhaf fenomeni, şiirlerinin ASMR tekniğiyle seslendirilmesiyle üretiyor. Sanatçının buluntu şiir, somut şiir gibi deneysel alanlardan esinlenen ASMR videosu, metinle güçlü bir ilişki kuruyor ve internet dilinde önemli bir yeri olan kısaltmaları bir araya getirerek yeni anlamlar üretiyor.
Sergi, tarih öncesi çağlar ile bugün arasında köprüler kuruyor, iki uzak zaman dilimini birbirine güçlü bir şekilde bağlıyor. İnsanın oluşturduğu kültürü kendinden sonra var olacağını düşündüğü bir topluluğa aktarma arzusuyla ilgilenen Tuncay, bugün internette kullandığımız yaygın dilin emoji ve meme gibi küçük resimlerden oluşması ile mağara resimleri ve Mısır resim yazısı arasındaki benzerliklere işaret ediyor. Gülen Suratlı Sütun (2019), sanatçının Antalya’da bulunan Perge Antik Kenti’nde çektiği bir fotoğraf. Binlerce yıllık bir sütunun üzerine, yaklaşık 2.5-3 metre yüksekte, bir surat kazınmış. İfadesinden tam olarak emin olmamıza izin vermeyen bir şekilde sütuna işlenmiş olan bu surat, her ne kadar yaşanan teknolojik gelişmeler ışığında çok ileride olduğumuz sanısına kapılsak da, zamanı daha geniş ele aldığımızda gelecek kuşakların bizleri gülünç ve ilkel bulabileceğini de hatırlatıyor.
Yine bu bağlamda mağara resimlerinid e sanatsal ifadenin ilk örnekleri olarak ele alan sergide, galeri duvarına uygulanan iki meme yer alıyor. To-Do List:N othing (Yapılacaklar Listesi: Hiçbir Şey) ve Nobody Cares (Kimsenin Umrunda Değil) (2020). Çeşitli online platformlar üzerinde hızla yayılan, belli bir absürt mizahı benimseyen bu resimliy azılar, var olan görselleri farklı bir mesaj iletmek adına yeniden dolaşıma sokuyor. Tuncay, çizgi film karakteriS pongeBob’un ellerinin arasındaki saykodelik gökkuşağı ve umursamaz bakışlarının “kimsenin umrunda değil” sloganıyla birleştiği bu meme’i galerinin duvarına, mağara duvarlarında el izlerini ölümsüzleştirmek için 30 bin yıl önce kullanılan bir teknikle, boyayı üfleyerek ve etrafındaki alanı boyayla belirleyip negatif bir baskı elde ederek uyguluyor. Aynı teknikle yine internet kültüründe yer etmiş ve iyi bilinen bir görsel olan, yapılacaklar listesi ve listedeki tek kalem “hiçbirş ey”, üstü çizilerek duvara uygulanıyor. Bu ilk ve ilkel tekniği devam ettirerek bugün galeri duvarına bu şekilde bir uygulama yapmak, insanlığın kültürel devamlılık arzusuna da dikkat çekiyor.
Sanatçı, mağara resimleriyle meme’ler arasında bağlantılar kurmanın yanı sıra, artık klasik haline gelmiş metinlerle bugünkü yaşama biçimlerimiz arasında da bağlantılark uruyor. Sartre’ın 30’larda yazdığı “Bulantı”v e Parquet Courts’un “Content Nausea” (İçerik Bulantısı) şarkısını referans alan Bulantı (2020) adlı fotoğraf, en sık kullanılan emoji’lerden yeşil suratlı bulantı emoji’sini sanatçının kafasına kazınmış olarak gördüğümüz bir portre. Şarkının sözleri veri yığınları altında ezilmeniny ıpratıcı ve kaygı uyandırıcı doğasınişaa ret ediyor. Sartre ise “Bulantı”’da şöyle soruyor: “Bunca düzenli bir dünyadan korkulur mu?” Aralarında neredeyse bir yüzyıl olan bu ikmi etin, benzer bir şekilde topluma yayılanb unaltı ve anlama rayışına odaklanıyor.
“İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret”, hem bugünün dijital kültürünü ve alışkanlıklarını mercek altına alıyor, hem de “en güncel” ile “en eski” arasında fark etmediğimiz parallelliklere dikkat çekiyor. İşlerinde internetle kurduğumuz ilişki ve internette kurulan ilişkiler, yaygın anksiyete, dijitalde kullanılan ortak dil ve tek kültürlü yaşam biçimimize odaklanan Berkay Tuncay, bu güncel konuları geçmişten kopmadan, tarihsel sürekliliğinin altını çizerek ele alıyor.