KONAK BEDENLER
Ulya Soley
Pencere buğulanmış, içerisi pek seçilmiyor. Damarlarda dolaşır gibi kablolarda dolaşarak yerden yükselen ısı şeffaf plastik bedenleri eritiyor, bedenler eridikçe kırılganlaşıyor. Bir çatırtı sonra bir çatırtı daha, cama hapsolan çatırtılar duyulmuyor ama hissediliyor. Tanıdık bir kırılganlık. Hepimizin aşina olduğu bir kırılma sesi. Kırılıp kırılıp düşen bedenler, eski patateslerin yeni bedenleri. Isınıyorlar, ısındıkça buhar camın içerisini sarıyor, göz gözü görmüyor. Aslında göz gözü hiçbir zaman görmez: yetersiz bedenler.
Sıcak kırmızı, soğuk mavi olarak bilinir, bu camın arkası ise beyaz. Hava soğuyunca ya da ısınınca etrafı kaplayan buhar beyaz. Pratikte beyaz tüm renkleri barındırıyor, teoride dışlıyor, ayırıyor, üste çıkıyor. İçeride şekerden yapılan bir küre renkten renge geçerek eriyor. Onu saran sıcak eritiyor, üzerinde konaklayan arılar eritiyor. Katman katman dökülen renkler şimdi bir bir ortaya çıkıyor. Hepsi birbirine karışıyor. Şekerden konak beden, besliyor, sağlıyor, besledikçe küçülüyor. Yok olmak pahasına konaklanacak bir bedene dönüşüyor: geçirgen bedenler.
Adalar, birbirine bağlı birbirinden bağımsız parçalar. Hiçbiri birbirine benzemeyen mat beyaz, ıslak beyaz, pembe lekeleriyle kalp organları. Gelişimini tamamlamamış, ikiyken bir olmamış, ikiz ve yapışık damarlar, atmayan durağan kalpler, adım attıkça yeni bir tane. İçimizde atan mekanik, tek ve hayati önem taşıyan kalp, adalarda tüm suretleriyle çoğalıyor. Sayıları okuyan mekanizma yavaş yavaş kalibre oluyor. Eski şeker kamışlarının yeni bedenleri ısınıp eriyor, eriyip şekle giriyor, soğuyup sertleşiyor, sertleşip kalıbını sonsuzlaştırıyor. Adalar ana kara ile toprak yoluyla bağlantı kurabildiğinde isimleri yarımada olarak değişir. Ada, adalığını tekil ve yalnız olmaktan alır, insular singularity.1 Halbuki kategoriler genişleyebilir, sınırlar esneyebilir ve su her yere sızar: akışkan bedenler.
Beden doğanın bir parçasıdır, ondan ayrı veya üstün değil. Bedenin büyük çoğunluğu sudan oluşur, su her yerdedir. “Kan, safra, hücre içi sıvı; yutulmuş bir okyanus, midemizde yabani bir bataklık; ıssız dereler içimizden dışarı doğru yola çıkıyor, sulu rahimden sulu dünyaya: bizler sudan bedenleriz.”2 Bedeni etrafıyla bir düşünmek, karayı suyla bir, adayı dünyanın parçalarından biri olarak görebilmek. Sızan suların adaları basması, adaların sular altında kalması. Belki de balıklar için su hava gibidir: İçi su dolu balıkların bedenini saran su, içi su dolu insanların bedenini saran havaya benzer.3Balıklar da insanların düştüğü yanılgıya düşüp etraflarını saran bir şey olduğunu görmezden geliyor olabilir mi? Eksik bedenler.
Birbirine temas eden, birbirine dönüşen şeyler; ısıyla ilerleyip yolunu bulan, ısıyla temas edince değişen şeyler. Fiziksel ve kavramsal olarak birbirine yapışan bedenler ve düşünceler, bunların yapışarak ilerlemesi ve çevreye yayılması. Çevresini etkileyen, çevresinden etkilenen bedenler. Isınınca hareketlenen, hareketlenince değiştiren metabolizmalar bir yandan kendileri de değişip dönüşürler. www’nin yeni açılımı wood wide web mantarların sayesinde ağaçların köklerinin yer altında karmaşık ağlarla birbirine bağlandığını ve iletişim kurabildiğini söylüyor.4 Bedenin sınırları yeniden düşünülürken, bu sınırlar çevreye doğru nasıl genişleyebilir sorusu önem kazanıyor: sınırsız bedenler.
Bazı temassızlıkların oluşturduğu glitch’ler, bir sistemdeki kısa süreli hatalar, karşıtlıklar üzerinden kurgulanan ikili sistemlerin bir spektrum olduğunu hatırlatıyor. “Glitch şöyle öneriyor: Kişi beden olarak doğmaz, daha ziyade bir bedene dönüşür. Glitch bedenin özgürlüğe doğru geçtiği bir pasajdır.”5 Beden kavramını soyutlaştırdıkça, çevresiyle ilişkilenen yapıların geçirgenliğine, etkileşimlerine ve akışkanlığına tanık olabiliriz. Görünmez bedenler, norm karşıtı bedenler, hatalı, glitch’li bedenler, ısınan, eriyen, kırılan, düşen, lekeli, gelişimini tamamlamamış bedenler: kusurlu bedenler.
Konuk, konak, hayalet. Hiç gelmemiş geleceklere özlem duymanın ötesinde beden ortadan kayoluyor. Buharlaşıyor, dijitalleşiyor, sayıya dönüşüyor. Hayalet bedenler fiziksel sınırları aşabilir mi, patatesin yeni bedeni buharlaşırken ortaya çıkan enerji yerdeki kalpleri harekete geçirebilir mi, eriyip dağılan şekerden küre yeterince küçüldüğünde ondan beslenenler için geçici bir konağa dönüşebilir mi?
Konak: misafirperver, rahat, güvenli, sağlam, alan, tam, sınırlı, kapalı, besleyen, sıcak.
Bedenler: kusurlu, delikli, geçirgen, hasta, çatlak, ezik, kırık, zedelenmiş, eğri, eksik, bozuk, dökülmüş, akmış, akışkan, kırılgan, yetersiz, sınırsız.
1 Michel Serres, The Parasite, çev. Lawrence R. Schehr, Baltimore: The Johns Hopkins University Press, 1982.
2 Astrida Neimanis, Bodies of Water: Posthuman Feminist Phenomenology, London: Bloomsbury Academic, 2017.
“Blood, bile, intracellular fluid; a small ocean swallowed, a wild wetland in our gut; rivulets forsaken making their way from
our insides to out, from watery womb to watery world: we are bodies of water.”
3 Kerem Ozan Bayraktar, Gülşah Mursaloğlu ve Semâ Bekirović arasında The Secret Life of Plants kitabından yola çıkan bir konuşmaya referansla. Peter Tompkins & Christopher Bird, The Secret Life of Plants, New York: Harper & Row Publishers, 1989.
4 Merlin Sheldrake, Entangled Life: How Fungi Make Our Worlds, Change Our Minds & Shape Our Futures, New York: Random House, 2020.
5 Legacy Russell, Glitch Feminism: A Manifesto, London: Verso Books, 2020.
“The glitch posits: One is not born, but rather becomes, a body. [...] The glitch is a passage through which the body traverses
toward liberation.” (13)